ORTADOĞU’DA YAŞANANLAR VE “ÇANAKKALE” |
ORTADOĞU'DA YAŞANANLAR VE "ÇANAKKALE" Doç. Dr. Durmuş Yılmaz
Çanakkale Zaferi'nin 91. yıldönümünü kutladık. Çanakkale ve Gelibolu şehirlerimiz başta olmak üzere yurdumuzun her köşesinde bu şanlı zaferimizi kutladık, şehit ve gazilerimizi andık. Ve en önemlisi 91 yıl önce bize (Türk Milleti ) "Çanakkale Mahşeri"ni yaşatanları hatırladık. Ne garip tecellidir ki, bize o mahşeri yaşatanlar bu gün bize medeniyet öğretmeye kalkıyorlar, kurtuluş yolları, kalkınma yolları gösteriyorlar. 1915 yılından bu güne doğru gelirken etrafımıza bakarsak bu müstevlilerin (İşgalci, sömürgeci, emperyalist) işlerine hiç ara vermemiş olduklarını, aynı mahşeri başka milletlere de yaşatmaya devam ettiklerini görürüz. 1915 yılındaki Çanakkale zaferine rağmen, 1918-22 yılları arasında yurdumuzu tekrar işgal ettiler ve yurdumuzu bunların elinden kurtarmak için İstiklal Savaşı vermek zorunda kaldık. Aynı acıları bir çok millete yaşatan bu "Avrupalı", bu gün de Irak ve Afganistan'da aynı vahşeti tekrarlamaktadır. İşgalcilerin geçen hafta Irak'ın Samarra şehrinde başlattıkları operasyonun kaç kişinin hayatına mal olduğunu kendileri bile bilmiyorlardır. Belki saymaya bile gerek görmüyorlardır. Çünkü onların yanında insanın her hangi bir kıymeti yoktur. Şimdi de bir başka noktaya işaret etmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta başında Dış İşleri Bakanı Abdulah Gül, yaptığı bir açıklamada, Büyük Orta Doğu Projesinde biz ABD ile birlikte hareket ediyoruz" demiştir. Bu açıklama medyada geniş yer aldı. Bu günkü Irak ve Afganistan işgalinin ABD'nin ortaya attığı BOP'un bir uygulaması olduğu bilindiğine göre acaba Türk Dışişleri Bakanı neyin yanında ve kim ile birlikte hareket ettiğini söylüyor? Yani Irak'ın işgalinde Türkiye ABD ile birlikte mi hareket ediyor? O zaman 2004 yılı Ramazan ayında ve Kadir Gecesi günü ABD askerlerinin Felluce'ye yaptığı baskında binlerce Iraklı öldürülmüştür. Yaralı bir Iraklı'nın camide ABD askerlerine "Beni ölürmeyin ben yaralıyım." şeklinde yalvardığını ve buna rağmen askerlerin bu yalvaran adamın üzerine kurşunlarını boşalttığı anı yoksa insanlarımız unuttu mu? Acaba Dış İşleri Bakanı benzer katliamın yaşandığı Samara'yı biliyor mu? Nasıl "Biz ABD ile birlikte hareket ediyoruz" diye açıklama yapabilir? Bu ne duyarsızlıktır? Bu "Avrupalı"nın1915 yılında Çanakkale'de yaptığı ile bu gün Irak ya da Afganistan'da yaptığı farklı mıdır? Tarih ABD'nin Irak işgalini yazarken, Felluce'yi, Tel Afer'i, Samara'yı yazmıyacak mı? Bir de "Orta Doğu'ya Demokrasi getirmek" masalı var ! Oysa baktığımız zaman az veya çok demokrasi sadece Irak ve İran'da vardı. Diğer ülkelerden Ürdün ve Suudi Arabistan kırallıktır. Kuveyt, Katar, Bahreyn, Umman ve diğerleri Sultanlıktır. Bunların hepsi de ABD'nin çok yakın dostlarıdır. Şimdi Suudi ülkesine demokrasinin geldiğini düşünelim, daha ilk seçimde Usame Bin Ladin'in partisi seçimleri kazanarak iktidara gelmez mi? Ürdün'de de öyle olmaz mı? Hamas benzeri bir parti orada da seçimi kazanmaz mı? O halde ABD'nin demokrasi istemesi büyük bir aldatmaca ve kandırmacadır. Bu masala bizim Dış İşleri Bakanımız da inanmış olmalı ki, o da Ortadoğu ve İslam ülkelerinde demokrasi istiyor. Bu kadar ABD ağzıyla konuşan bir bakanı başka bir ülkede görmek mümkün müdür? Türkiye, Millî Dış Politika Doktrinini geliştirmeli ve onu uygulamalıdır. ABD veya AB ağzıyla yürütülen dış politika ile Türkiye hiçbir yere varamaz, hiçbir sorununu çözemez. Önümüzdeki ayda Ermeniler yeni bir atağa hazırlanıyorlar. Avrupa gazetelerinde haberler var. Bakalım Dış İşleri Bakanımız neler söyleyecek nasıl davranacak? ABD ağzı ile konuşursa Türkiye'de kıyamet kopar. Bizden söylemesi.
< - Geri Dön |
|